el classico

19.04.2012 22:54

El Clásico (Türkçe: Klasik), El derbi Español ve El Clàssic adlarıyla da bilinen, Katalan takımı FC Barcelona ile İspanyol takımı Real Madrid CF'nin karşılaştığı futbol maçlarına verilen addır. Bu iki takım şimdiye kadar La Liga dışında İspanya Kral Kupası, İspanya Süper Kupası, UEFA Şampiyonlar Ligi ve UEFA Süper Kupası'nda da karşılaşmışlardır. Bu karşılaşma UEFA Şampiyonlar Ligi Finali'nden sonra yüz milyonlarca insanlanın izlediği, dünyada en çok takip edilen kulüp futbol maçıdır. Bu rekabet Madrid ve Barselona gibi İspanya'nın en büyük iki şehrinden çıkan ve ülkenin en başarılı ve etkili iki futbol kulübü arasında geçmektedir. Ayrıca bu iki takımın karşılaşmaları siyasi bir nitelik de taşımaktadır. Katalan milliyetçilerin desteklediği Barcelona ile İspanyol milliyetçilerin desteklediği Real Madrid bu anlamda da bir rekabet içerisindedir.

17 Şubat 1902'de başlayan rekabette son maç 25 Ocak 2012'de Camp Nou'da oynanmış ve bu maç 2-2 sona ermiştir. Günümüze kadar bu iki takım kendi aralarında çeşitli turnuvalarda toplam 248 maç yapmıştır ve her iki takım da 86'şar galibiyet elde etmiştir. Aralarındaki en farklı galibiyeti, 1943 yılında İspanya Kral Kupası yarı finalinde, Barcelonanın kendi sahasında 3-0 kazandığı maçın rövanşında, ilk yarısı 1-1 maçta 11-1'lik skorla Real Madrid almıştır.

El Clásico maçlarında gol rekoru 18 gol ile Alfredo di Stefano'nun elinde. onu 15 golle Raul takip ediyor. Faal futbolculardan Leo Messi'nin ise 13 golü bulunuyor.

Real Madrid'den Barcelona'ya giden Luis Enrique ve Barcelona'dan Real Madrid'e giden Luís Figo gibi takımlarında kaptanlığa kadar yükselmiş futbolcular bir takımdan diğerine transfer olurken kulüpler ve taraftarlar arasında büyük kargaşaya neden olmuşlardır. Çoğu zaman ise hiçbir sorun olmadan transfer gerçekleşmiştir.

Her iki takımın da formasını giyen isimler arasında Alman Bernd Schuster (Barça'dan Madrid'e, 1988), Romen Gheorghe Hagi (Madrid'den Brescia'ya, Brescia'dan Barça'ya, 1994), İspanyol Luis Enrique (Madrid'den Barça'ya, 1996), Portekizli Luís Figo (Barça'dan Madrid'e, 2000), Brezilyalı Ronaldo (Barça'dan Internazionale'ye, Internazionale'den Madrid'e, 2002), Kamerunlu Samuel Eto'o (Madrid'den Real Mallorca'ya, Real Mallorca'dan Barça'ya, 2004) ve Arjantinli Javier Saviola (Barça'dan Madrid'e, 2007) gibi isimler var.

29 Kasım 2010 tarihinde Camp Nou'da oynanan ve Barcelona'nın 5-0 kazandığı maça ilk 11'de başlayan Alman Milli Takımı oyuncusu Mesut Özil bu heyecanı sahada yaşayan ilk Türk olarak tarihe gemiştir. Yine Mesut Özil 14 Ağustos 2011 tarihinde oynanan ve 2-2 biten Süper Kupa final maçında, 13. dakikada takımını 1-0 öne geçirirken el classicoda gol atan ilk Türk futbolcu olmuştur. 18 Ocak 2012'de oynanan el classico'da ilk 11'de başlayan Hamit Altıntop ise bu heyecanı sahada yaşayan ilk Türk Milli Takımı oyuncusu olmuştur fakat takımının 2-1 yenilmesine engel olamamıştır.

Rekabet

Primo de Rivera ve Franco yılları

Rekabetin ilk yılları sayılabilecek 1930'lu yıllarda Barcelona, Madrid merkezli baskıcı yönetime olan muhalefeti ile tanınmıştır. Franco diktatörlüğü yıllarında Barcelona kulübüne transfer olmak veya kulüp üyeliğine girmek rejime olan muhalefeti göstermenin de bir yoluydu. Bu dönemde Barcelona başkanı Josep Sunyol Franco askerleri tarafından öldürülmüştür. Yazar Phil Ball bu olayı Morbo: The Story of Spanish Football adlı kitabının El Clásico bölümünde "İspanya İç Savaşı'nın başlangıcı" olarak belirtmiştir.

İspanya'da ilk sosyalist partinin Madrid'de kurulmuş olmasına rağmen, ülkenin modern tarihindeki tüm fikir akımları —cumhuriyetçilik, federalizm, anarşizm, sendikalizm ve komünizm gibi— Katalonya bölgesinin Barselona şehrinde gelişmiştir. Miguel Primo de Rivera ve Francisco Franco'nun diktatörlük döneminde tüm etnik unsurlara karşı baskıcı bir politika izlenmiştir. Bu politika karşısında muhalefetin en büyük simgesi olan FC Barcelona ise "més que un club" (Türkçe: bir kulüpten daha fazlası) adıyla anılmaya başlanmıştır.

Di Stéfano'nun transferi [değiştir]

Rekabet Alfredo di Stéfano'nun Real Madrid'e imza atması ile 1950'lerde yoğunlaşmıştır. Di Stéfano, 1953 yılında Kolombiya'nın Club Deportivo Los Millonarios takımının formasını giyerken Real Madridli ve Barcelonalı yöneticilerin dikkatini çekmiştir. Santiago Bernabéu Yeste ise neredeyse Di Stefano'nun transferini bitirecek olan Barcelona'dan önce davranarak onu takımına getirmiştir. Bu durum iki kulüp arasında anlaşmazlığa neden olmuş ve konu FIFA'ya taşınmıştır. FIFA temsilcisi Muñoz Calero ise Di Stéfano'nun Barcelona ve Real Madrid'de dönüşümlü oynamasını karara bağlamıştır. Ancak Franco'nun baskıları sonucu Barcelona, Di Stéfano üzerindeki haklarından vazgeçmiş ve oyuncu tamamen Real Madrid'de forma giymeye başlamıştır.Di Stéfano, Barcelona'ya karşı oynadığı ilk maçta iki gol birden kaydetmiştir. Onun kulüpte bulunduğu dönemde Real Madrid Şampiyon Kulüpler Kupası'nın ilk beş sezonunda şampiyonluğa ulaşmıştır.

Güncel konular

İki takım 2002 UEFA Şampiyonlar Ligi yarı finalinde karşılaşmış ve ilk maçı Real Madrid 2-0 kazanmıştır. İspanyol medyası tarafından Yüzyılın Maçı olarak nitelendirilen maç, 500 milyondan fazla kişi tarafından izlenmiştir. Kasım 2005'te Madrid'de oynanan karşılaşma ise 3-0 Barcelona lehine sonuçlanmıştır. O maçta Barcelona'da forma giyen Ronaldinho çok iyi bir performans sergilemiş, maç sonunda Real Madrid taraftarları tarafından ayakta alkışlanmıştır. Ronaldinho, Diego Maradona'dan sonra Real Madrid taraftarları tarafından bu şekilde saygı gören ikinci Barcelonalı futbolcu olmuştur.

İki kulüp arasında futbolcu transferi rekabeti de yaşanmaktadır. Özellikle kulüplerin birbirlerinden futbolcu transfer etmeleri bu rekabetin önemli bir parçasıdır. Örneğin, 1988'de Barcelona'dan Real Madrid'e transfer olan Bernd Schuster, 1994'te Barcelona'dan Real Madrid'e transfer olan Michael Laudrup gibi isimler o dönemlerde büyük tartışmalar yaratmıştır. Bu tartışmaların en büyüğü ise Barcelona ikinci kaptanı olan Luís Figo'nun 2000 yılında Real Madrid'e transfer olmasıyla gerçekleşmiştir. Figo, Barcelona taraftarları tarafından "hain" şeklinde nitelenmiş ve sahaya Barcelona taraftarları tarafından Figo'yu protesto amacıyla domuz kafası atılmıştır.

Centro de Investigaciones Sociológicas 2007 yılında İspanya çapında bir araştırma gerçekleştirmiştir. Bu araştırma sonucuna göre tüm İspanya çapında Barcelona'nın %25, Real Madrid'in ise %32'lik bir taraftar kitlesi vardır. Üçüncü sırada ise %5 ile Valencia CF vardır.Avrupa'da ise Barcelona Real Madrid'e göre daha popülerdir. Alman araştırma şirketi Sport+Markt tarafından 2010'da yapılan bir ankete göre Real Madrid'in tüm Avrupa'da 31.3 milyon kişilik bir hayran kitlesi var iken bu durum Barcelona adına 57.8 milyon kişiye çıkmaktadır.

 

 

 

Geri